Ecel işte…
Geldiği zaman gidiyorsun.
Gencecik yaşta, hayatının baharında, henüz 45 yaşında bir aslan parçasıydı.
Kaybettik Erdoğan Eren’i.
Aylar önceydi, Meclis’te karşılaşmış sohbet etmiştik.
“Bitirmem gereken işler, projelerim var ama kaynak noktasında zorlanıyoruz” demişti.
Aslında ‘daha çok şey’ anlatmıştı ama muhabbetin sonunda, “bak yazma bunları sadece sohbet ettik” dediği için hemen unutmuştum.
Vefat haberini aldığımda ‘o gün’ geldi aklıma.
Söz verdim kendisine yazmayacağım anlattıklarını ama onu ölüme sürükleyen gerçeği de haykırmadan geçmeyeceğim.
31 Mart 2019’da vurdu, HDP’nin elinden aldı Hınıs’ı.
İlçenin öncesini de sonrasını da bilen biriyim.
Terörle anıldığı zamanlarda da kanyonun turizme açılması için verilen çabada da hep oradaydım.
O göreve geldiğinde ilk işi ne oldu biliyor musunuz?
Temizlik!
Evet, basit gibi görünebilir ama bu çok önemliydi. Halk için moraldi.
Örgüt artıklarından aldığı ilçede dağ gibi çöpler toplandı, çiçekler ekildi.
Cadde ve sokaklar çamurdan sonra su gördü su!
Gücü yettiğince asfalt döktü, karo parke döşedi.
Devletin gülen yüzü olmayı başaran Erdoğan, insanüstü bir gayret içindeydi.
Halk, yıllar sonra hizmetle karşılaşmış, memnuniyet düzeyi artmıştı.
Oy vermeyen HDP’liler bile Erdoğan’a ısınmış, ilçede muhalefetin sesi kısılmıştı.
Ülke seçim atmosferine girdi ve ardından sandık geldi.
Sadece yerele bakmayan Hınıslı, yüzde 3-5 her neyse tercihini Kemal Kılıçdaroğlu’ndan yana yaptı.
Sonuçlar ortada açın bakın.
Tabi hemen bazı AK Partililer değil, AKP’liler hemen ayaklandı!
Topun ağzına belediye başkanını yani Erdoğan Eren’i yerleştirmeye çalıştılar.
Niye? Çünkü seçim geliyor, birilerine yer açmak lazımdı!
Erdoğan, AKP’lilerin söylentilerini umursamadı. Nerden mi biliyorum, yine Meclis’te karşılaşmıştık.
Durum ne, seninle uğraşıyorlar mı diye sordum.
“Uğraşsalar ne olur en fazla aday göstermezler. Benim aday olup olmamam önemli değil, önemli olan AK Parti’nin kazanması. Yoksa Hınıs eski günlerine geri döner. Bunun için de halka hizmet götürmeliyiz” sözleri hala kulaklarımda çınlıyor.
Bu dava adamı olmanın gereğiydi ki, yılmadı.
28 Mayıs öncesinde olduğu gibi sonrasında da dayandı Büyükşehir Belediyesi’nin kapısına…
Gel gör ki, kapı duvar!
Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen vermedi randevu.
En son Büyükşehir Belediyesi’ne ne zaman gitti söyleyeyim.
Kamera kayıtlarına da bakabilirler. 13 Temmuz Perşembe günü.
Yine çok yoğundu Mehmet Sekmen, Genel Sekreter Yardımcısı Murat Altundağ’a yönlendirdiler!
Tanıyorum Erdoğan’ı adım gibi eminim. Yutkundu!
Gitti Murat’ın yanına belki muradı olur diye.
1 dedi, köy yollarımızda sorunlarımız var mevsim geçmeden yapılmalı.
2 dedi, içme suyunda kısmen kanalizasyon alt yapımızda ciddi sorunlarımız var acil müdahale edilmeli.
3 dedi, Recep Tayyip Erdoğan’ın adını taşıyan parkımızın revizyonu şart, süs havuzu da yenilenmeli.
4 dedi, neredeyse tüm ilçelerde yaptınız, Hınıs’a da Kültür Merkezi istiyoruz.
Allah sağlıklı, uzun versin, Genel Sekreter Yardımcısı Murat Altundağ, hayatta açıklasın o gün ne konuştuklarını.
Ve ona, “bu sorunlarınızı kendi belediyenizin kaynaklarıyla çözün” dediğini de söylesin.
Yahu adam da zaten yok. Hınıs’ın eti ne budu ne?
Olsa zaten Erdoğan size mi gelir?
Efendim, tavır almışlardı Erdoğan’a. Neymiş, oy kaybı olmuş.
Oyunuz batsın emi.
Gözünü sevdiğim, belediyeden çıktığında dert etmişti olanı biteni.
Bir davayı, doğup büyüdüğü ilçesini dert etmişti işte.
Zaten seçim sonrasında bir mahcubiyet yaşıyordu.
Günlerin yorgunluğu, ağırlığı...
Ailesi, yakınları, iş arkadaşları beni teyit edecektir ki, uyku uyuyamıyor, yiyip içemiyordu.
Zaten tansiyon sorunu vardı.
Ve o hazin son geldi. Kaybettik işte Erdoğan’ı. Allah gani gani rahmet eylesin.
Şimdi yapılacak olan belli.
Öncelikle timsah gözyaşları dökmeyeceksiniz.
Davası ve ilçesi uğruna can verdiğini düşündüğüm Erdoğan’ın anısını yaşatmanın yolu halkına hizmet etmekten geçer.
Ve bu noktada da iş Mehmet Sekmen’e düşer.
Öyle ki, seçim sonuçları gösterdi ki, güney ilçelerinde zerre karşılığı olmayan Mehmet Sekmen, yoğun işlerinden dolayı randevu vermediği Erdoğan’ın, son isteklerini yerine getirebilir.
Cenazeden hemen sonra “Canım kardaşım, dava arkadaşım” dediği Erdoğan’ın bu taleplerini karşılamak Erdoğan’ın bıraktığı mirasa sahip olmakla birlikte anısını da yaşatmak olur.
ÇOK PİŞMANIM BE ERDOĞAN! KEŞKE SANA SÖZ VERMESEYDİM!
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!