Hakan Hoca'dan İstiklal Marşı'nın 100. yılına yakışır eser
Yazmış olduğu mistik, tarihi ve eğitici şiirleriyle dikkat çeken Oltu Anadolu Lisesi Edebiyat Öğretmeni Hakan Yeşilyurt İstiklal Marşı’mızın 100. yılına özel olarak kaleme aldığı ‘İstiklalden İstikbale’ adlı şiiriyle günün anlam ve önemini vurguladı.
Yeşilyurt, Akif’in özel bir şahsiyet olduğunu ve yazmış olduğu şiirin asla bir daha yazılamayacağını söyleyerek kendisinin de Türk tarihini bir bütün olarak düşündüğünü ve bu vesileyle beş bin yıllık Türk tarihini şiirselleştirerek anlatmaya çalıştığını ifade etti. İstiklal Marşı’mızın kabulünün 100. yılı olmasının bu günü daha da anlamlandırdığını ifade ederek sözlerini Akif’in: ‘’ Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın!’’ ifadesiyle bitirdi.
İŞTE O ŞİİR..
İSTİKLALDEN İSTİKBALE
Bizim hikayemiz,
Bir "KORKMA" nidasıyla başlamadı.
Boz yeleli bir Bozkurt’un
Demirdağ’da başlayan yolculuğuydu,
Ve
Ezelden ebede
Uzayacak uzun bir yoldu...
Bu yolda,
Kürşat’ım şanımı
Çin sarayına kanıyla yazdı.
Bilge Kağan Türk’ün ilk adını
Koca bir taşa kazdı.
Dedem Korkut İsmimi
Oğuz Kağan koyarak
Asırlar aştı...
Sonra,
Tabgaç Buğra Han,
Türk’ü İslam’la şereflendirirken
Sırtıma en kutsal yükü sardı...
Malazgirt’te Alparslan
Yeni bir yola revan olurken,
Anadolu’da kıblemizi
Minarelerle nakşetti.
Yesevi,
Anadolu’da yol alırken
Yunus’um,
Dilime buram buram aşk kattı...
Biraz Bektaşi,
Biraz da Mevlana
Manevî iklimin sultanlarıydı...
Osman’ım,
Şeyh Edebali’nin ocağında
Koca bir çınar oldu da...
Dal budak saldı...
Sonra Fatih’im çıkageldi birden...
Sekiz asır öteden
Bir muştuyla gelir gibiydi...
Sanki kokusu,
Mis kokulu Peygamber’imin kokusuydu
Adı güzel Peygamber’in adıyla
İstanbul bayraklaştı,
Bayrak İstanbul'a yakıştı...
O büyük muştu
Gerçek oldu nihayet...
O’nun adıyla bayrağım,
Viyana önlerine giderken
Üç kıtada dalgalandı....
Sinan’ım, zerafetimi
Süleymaniye’de, Selimiye’de çizerken ressamlaştı...
Sonunda Türk’ün adı,
Nakış nakış,
Diyar diyar destanlaştı...
"Korkma!" diye başlamadı bizim hikayemiz...
Dinmeyecekti elbet sesimiz...
Ezelden ebede sürecek, bilinsin!
Bitecek zannedilen hikayemiz....
Sonra hastalandı yüreğim,
Sesim çıkmaz oldu bir ara...
Bozkurtların otağına,
Çakallar kurulmuşken
Her şeyin bitti sanıldığı bir anda...
O ilahi ses tekrar duyuldu:
"KORKMA!"
Altın saçlı, gök gözlü
Bir yiğit çıkageldi.
"Geldikleri gibi giderler!"
Diyecek kadar kararlı,
"Ben sizlere taarruzu değil,
Ölmeyi emrediyorum!"
Diyecek kadar inançlıydı...
Haykırışı,
Yedi düveli çarpan şimşek gibiydi.
Gökten yağan güllelere,
Yağmur olan mermilere denk gibiydi...
Cehennemin tam da ortasında,
En kararlı bir sesle haykırdı Akif’im:
⁃ K O R K M A !
"Ben ezelden beridir hür yaşadım hür yaşarım,
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım!"
O ses ,
Ergenekon’dan çıkan
Türk’ün beş bin yıllık sesiydi...
O ses ki,
Kulaktan kuşağa bir yol oldu,
Sonra bir nefes,
Ve
"Ya İstiklal ya ölüm!"
Diye can buldu...
Dedim ya...
Hikayemiz uzun mu uzun...
Her bitti denildiğinde
Küllerinden yeniden doğan Anka misali,
Hiç bitmeyen,
Yeniden başlayan,
Kara sevda gibiydi...
Şimdi,
İstikbalin uğruna,
Şüheda kanıyla suladığımız,
Vatan adlı sevdamızla,
Ezelden ebede
En gür sesimizle haykırıyoruz:
"Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin
İSTİKLAL!"
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!